Olayı çok basite indirgemek istemem ama iş sevişmede bitiyor. 'Güzel seviştin mi' oluyor cinsinden değil, o enerji insanın libidinal enerjisi çeşitli yollarla atılınca sakinleşiyor, annelikten çıkıyor. Gerçi biraz Freudiyen bir açıklama olacak ama biraz sapıp Jung'umsu bir açıdan devam edeceğim. Bunu 'kadın olmadan anne olmak' olarak tanımlıyorlar. Örneğin,
www.e-psikiyatri.comAma burada tabii ki somut anne olmaktan bahsetmiyoruz ama bazı ekolden psikiyatrların dediği 'rahim enerjisi kullanımı'ndan bahsediyoruz.
meleklericin.comwww.murselcavus.comHülya Küçükaras'ın şurada 10 saniye söylediği bir şey var. Bir elinde Afrodit'i, bir elinde Kibele'yi tutup 'Bu toprakların tanrıçası artık Kibele değil, Artemis'tir' diyor. (Gerçi orada bir dil sürçmesi ile Artemis diyor).
kurumsal.library.atilim.edu.trBu bir ekolün görüşü; katılınır, katılınmaz, bu ayrı. Kişisel olarak katılıyorum ama saçma bulan da olabilir.
İşin bu kısmını geçersek, 'Üstünü giy' demek aslında pek bir sevgi göstergesi sayılmaz. Yoldan geçen insanla konuşabilsek, ona da söyleyeceğimiz bir şey. İşin kilidi bence şu cümlede 'sevgiyi nasıl ifade edeceğim'. İçinde sadece sevgi yok ki kadının; tutku, arzu, ilgi verme ve alma isteği, kendine güven, vb. bir ton şey var ve bunların hepsine bir ad verecek olsam 'Hayatla bir olma' derim. Hayatla bir olmak sadece kadınla değil, erkekle de gereken bir şey. Annelik güdüsünde 'başkasını hayattan koruma' yaklaşımı var; kadınlıkta ise hayatla bir olma. Bu ikisi de birbiriyle çelişmiyor aslında, sadece bazı şeylerden kısıp korumacılığa veriyor. Bu tür şeyler insanın göz bebeğine kadar yansıyor, bir hareketinde hissediyorsun. Yani, çok yakıştığını düşündüğün bir şey giydiğinde nasıl yürüyüşün değişiyorsa, bu tür şeyler de değiştiriyor insanı.
Kadın tipleri demişsin ya; kadın gibi kadın olmanın bile binbir çeşidi var. Sürekli femme fatale olmak var, kız-kadın-anne karışımı olmak var, hükümet gibi kadın olmak var; bunlardan biri mutlaka sana uyuyordur. Çevrendeki kişilerden gözleyebilirsin. Yani, ben şimdi 24 saat femme fatale olmaya kalksam ve saten gecelikle evde dolaşsam 'Ben dönyanın en gözel karısıyam' gibi bir şey olur; olmaz. Tabii ki hepimizin içinde bunu tetikleyen kişiler, yerler, zamanlar, durumlar oluyor da; sürdürülebilir bir şey değil bu. Bir entry'mde 'Çocukken Türk filmi yerine Sex and the City izleseymişim, her şeyi daha erken anlarmışım' demiştim. Gerçi Sex and the City'yi de izlemedim ama bir 10 dakikalık bir şeyler göstermişlerdi. Orada 'kadın gibi' olan, kadın olan 4 ayrı kadın tipi var. Keza Desperate Houseviwes'ta da. Bu yüzden, 'Kadınlık insanın kendine yakışanı giymesidir' diyebiliriz. Ha, her kadın tipi her erkeğin hoşuna gitmez. Örneğin, bazıları biraz daha narin sever, bazıları biraz daha baskın kişileri sever, bazıları daha ağırbaşlı, bazısı daha deli dolu sever, vb. Herkesin kendi bir denge zevki var. Önemli olan bunlardan uzaklaşarak, olunabilecek kadın şeklini bulmak.
www.youtube.com 
Olayın yünlü fanila ve meme dekoltesi ile, bebek yüz ve sivilceler ile ilgisi yok. Şu kadın evli, iki de sevgilisi var ve ilk sevgilisi ikinci sevgilisini kıskandığı için öldürmüş. Senin benim yoldan geçerken yüzüne bakmadığımız kadındaki kadınlık enerjisini üç adam görmüş, üstelik biri olayı iyice abartmış. Olay sadece cinsel açlık olsaydı, ilk sevgilisi 'Sağ olsun, virdi bağa' diyerek halinden memnun devam ederdi, adam bu kadındaki kadınlığa aşık olmuş demek ki.
imgz.star.com.tr 
Cilve yapmak iyidir, güzeldir ama 'Deli kıza cilve yap demişler, gitmiş osurmuş' konumuna da düşmemek için bunu hissetmek gerek. Hissetmek için de nasıl bir kadın olduğunu/olabileceğini keşfetmek ve kendini ve insanları keşfetmeye zaman ayırmak demek. Tabii ki kendimizi objektif değerlendiremeyiz ama olabildiğince kendimizi konumlandırmamız gerek. dissendium'a kısmen katılmıyorum bu noktada. Annesinde, ailesinde gören biraz daha erken kadınlaşıyor, bu öğrenmekten öte keşfedilen bir şey. Hatta ünlü bir psikiyatr 'Kadınlık ışığını kendin bulmadan, başkasına yayamazsın' der. Dolayısıyla olay kurulan cümleler değil, sevgi göstermek değil. Olay kişinin içinde hissettikleri, onu dışa vuruşu.
Tabii bana 'Sen kadın gibi misin' diyecek olursan, anacım, hayatla bir olmayı geçtim, öyle bir güzel dağıttım ki şu an, ben bir yana, hayat bir yana gidiyor; arkasından en fazla 'Iaaaah' diyebiliyorum kolumu uzatıp. :)